Haberler

IV. TOPLUMSAL CİNSİYET ADALETİ KONGRESİ İSTANBUL’DA GERÇEKLEŞTİRİLDİ

TCAK_Slider

8 Mart 2018, İstanbul

İstanbul Ticaret Üniversitesi Kadın ve Aile Uygulama ve Araştırma Merkezi ile Kadın ve Demokrasi Derneği (KADEM)  iş birliği ile bu yılki teması “Boşanma” olan IV. Toplumsal Cinsiyet Adaleti Kongresi gerçekleştirdi.

İstanbul Ticaret Üniversitesi Sütlüce Kampüsü’nde gerçekleştirilen kongreye; İstanbul Ticaret Üniversitesi Kadın ve Aile Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü aynı zamanda KADEM Başkanı Doç. Dr. E. Sare Aydın Yılmaz, KADEM Başkan Yardımcısı Sümeyye Erdoğan Bayraktar, Dr. Esra Albayrak, İstanbul Ticaret Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nazım Ekren, İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı, İstanbul Ticaret Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı Öztürk Oran, Düzce Milletvekili, TBMM Aile Bütünlüğünün Korunması Araştırma Komisyonu Başkanı Ayşe Keşir, ve seçkin davetliler katıldı.

Kongrenin açılış konuşmasını yapan Doç. Dr. Sare Aydın, aile birliğinin önemine değinerek, boşanmaların dünyada ve ülkemizde arttığına dair yanlış bir algının olduğunu, aslında bunun gerçeği yansıtmadığını vurguladı.

“Aile Üzerinde Önemle Durulması Gereken Bir Konu”

Aydın: “Boşanma oranları aslında artmıyor. Hatta tam tersi söz konusu; TUİK verilerine göre 2016 yılında bir önceki yıla göre boşanmalar %4,3 oranında azalmış durumda. Oranlar artmıyor olsa da aile birliği üzerinde durulması, üzerine çalışmalar yapılması gereken bir konu. Her türlü şiddetin engellenmesi için yaptığımız çalışmalar var. Boşanma konusunu ele alışımız bu noktada da önemli. Zira aile içi şiddet ile boşanma sürecinde ve sonrasında kadına ve hatta çocuğa yönelen şiddet bu süreçten bağımsız değil. Bu yıl boşanma temasıyla düzenlediğimiz IV. Toplumsal Cinsiyet Adaleti Kongresi’yle, bu konuya çözüm odaklı, adalet merkezli yaklaşımların sağlayacağı imkân ve kısıtları ortaya koymayı ümit ediyoruz.” dedi.

İstanbul Ticaret Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nazım Ekren, kadınların omuz vermediği hiçbir mücadelenin başarıya ulaşamayacağını ifade ederek, görülüyor ki hem kadınlarda hem de erkeklerde son beş yılda evlenme yaşı yükselmiş. Boşanma da evlilik kadar eski bir kurum. Ancak toplumlar evliliği teşvik ederken, boşanmayı güçleştiren kurallar koymayı tercih etmiş. Özellikle evlilik bağının dince kutsal sayıldığı toplumlarda boşanma ya yasaktır ya da çok zordur. Günümüzde çağdaş toplumlarda da hukuk boşanmayı nispeten güçleştiren önlemler almaktadır’’ dedi.

Boşanmaların çoğunlukla ekonomik, sosyal ve kültürel nedenler, psikolojik nedenler, aileye yönelik farklılıklara dayalı nedenlerden olduğunun altını çizen Prof. Dr. Ekren, ‘’Günümüzde evlilik, geçmişe oranla insanların tercih ettiği bir ilişki biçimi olmaktan hızla uzaklaşmaktadır. Buna yol açan pek çok toplumsal neden arasında ikisi ön plana çıkıyor. Birincisi kadın ve erkek arasındaki ilişkileri düzenleyen hukuki normların değişmesi ve toplumun evlilik dışı ilişki biçimlerine giderek daha hoşgörüyle bakması. İkincisi ise modern hayatın sosyo-ekonomik gerekliliklerinin evlilik yaşını yükseltmesi ve bunun sonucunda bireylerde evlilik düşüncesinin öneminin zamanla azalması ve yitirilmesi. Modern toplumlarda evlilik oranlarının azalması demografik, sosyolojik, psikolojik birçok soruna da yol açıyor’’ diye konuştu. Ekren sözlerini, cesaretleri ve üretkenlikleriyle ülkeye değer katan bütün kadınların kadınlar gününü kutlayarak sonlandırdı.

“Toplumu Oluşturan En Sağlam Kale Ailedir”

İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı, İstanbul Ticaret Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı Öztürk Oran ise yaptığı konuşmada ailenin önemini vurguladı. Oran: “Günümüzde yoğun iş hayatı nedeniyle, köklü geleneklerden miras aldığımız aile olgusundan mahrum kalarak iş odaklı yaşıyoruz. Toplumu oluşturan en sağlam kale ailedir. Bu kalenin yıkılmaması için de aile bireylerinin sağduyuyu ve saygıyı elden bırakmamaları gerekir.” diyerek iş hayatının kadim değerlerimizi yok ettiğine ve sağlam ailenin önemine vurgu yaptı.

Düzce Milletvekili, TBMM Aile Bütünlüğünün Korunması Araştırma Komisyonu Başkanı Ayşe Keşir kongredeki konuşmasında sağlıklı ailenin çocukların yetiştirilmesi ve gelişmesi üzerindeki olumlu etkilerine değindi. Keşir: “Hangi sosyo-ekonomik yapıda olursa olsun kendi içinde hak ve görev dengesi olan aileler sağlıklı ailelerdir. Çocuk ve gençlerin topluma hazırlanmasında sağlıklı ve güçlü bir aile önemli bir köprü görevi görmektedir.” dedi.

 “Aslolan İlk Baştan Sürdürülebilir Evlilikler Yapılmasıdır”

Kongre sonunda basına kongre ile ilgili açıklama yapan Sümeyye Erdoğan Bayraktar sürdürülebilir ailenin önemine değinerek, aslolanın ilk başta sürdürülebilir evlilikler yapılması olduğunu vurguladı. Bayraktar: “Huzurlu, sürdürülebilir ailelerin yaygınlaşmasında bizlere önemli sorumluluklar düşüyor. Özellikle şiddet vakalarında boşanma hayat kurtarıcı olabilir ama aslolan ilk baştan sürdürülebilir evlilikler yapılmasıdır.” dedi. Bayraktar, evliliğin geçici hevesler veya ekonomik/faydacı dürtülerle değil, sağlıklı iletişimle hayat boyu yoldaşlık hedeflenerek yapılması gerektiğini söyledi. Bayraktar sözlerine şöyle devam etti: “Sağlıklı aile nasıl kurulur, boşanmaya giden süreçler nedir ve nasıl önlenebilir, nihai kertede mecbur kalındıysa boşanma nasıl suhuletle gerçekleştirilir, kongremizde bunları inceleyeceğiz.”

IV. Toplumsal Cinsiyet Adaleti Kongresi’nde birisi açılış paneli olmak üzere, toplam on oturumda yapılan sunumlarda boşanma konusu farklı boyutlarıyla ele alındı. Üç farklı salonda eş zamanlı oturumlar şeklinde gerçekleşen kongrede 36 sunum yapıldı.

DXyKft3W0AIe-lt DXwcYjCXUAMK4n8DXwQ0wuWsAEPeow DXw3zdYWsAA-geG

IV. TOPLUMSAL CİNSİYET ADALETİ KONGRESİ-BOŞANMA SONUÇ BİLDİRİSİ

KADEM_UTCA_Kongre_Son_popup-1100x550

İstanbul Ticaret Üniversitesi Kadın ve Aile Uygulama ve Araştırma Merkezi ile Kadın ve Demokrasi Derneği (KADEM) işbirliği ile gerçekleştirdiği IV. Toplumsal Cinsiyet Adaleti Kongresi bu yıl, “Boşanma” temasıyla 08 Mart 2018 tarihinde gerçekleştirildi. Kongrede, birisi açılış paneli olmak üzere, toplam on oturumda yapılan sunumlarda boşanma konusu farklı boyutlarıyla ele alınmıştır. Üç farklı salonda paralel oturumlar şeklinde gerçekleşen kongrede 36 sunum yapılmış ve bu sunumlardan hareketle aşağıdaki sonuçlara ulaşılmıştır:

• Boşanma, sonuçları ve etkileriyle sadece aile bireyleriyle sınırlı kalmayan aile hayatını, kültürü, toplumsal düzeni ve huzuru, toplumun geleceği olan çocukları ve gençleri doğrudan etkileyen bir toplumsal olgudur.

• Günümüz toplumlarında bireyselleşme ile birlikte yapılan yasal düzenlemeler, ahlaki ve kültürel değerlerin değişmesi, aile birliğinin korunmasına yönelik dini inanışların çözülmeye uğraması ve boşanmanın artan toplumsal kabulü gibi nedenler bireyler için boşanmayı kolaylaştırmış ve geçmişe oranla boşanma oranlarını da dünya çapında yükseltmiştir. Bu durum aile kurumunun korunması gerekliliğini doğurmuştur. Boşanma nedenlerinin belirlenmesi, aile birliğinin korunması için önleyici çalışmaların yapılması, boşanmaların azalmasında ve aile bireylerinin boşanmadan daha az etkilenmesinde faydalı olacaktır.

• Saha çalışmalarında boşanmaların önlemesi için öncelikle evlenilecek kişinin ve hatta ailesinin daha iyi tanınması gerektiği belirtilmiştir. Doğru evlilikler boşanmaların önüne geçilmesi için ilk adım olarak görülmektedir. Bu nedenle evlenmeden evvel aile danışmanlığı hizmeti, evlilik öncesi bilinçlendirme faaliyetleri yaygınlaştırılmalı ve bu konuda STK’lar itici güç olarak görev almalıdır.

• Boşanma nedenlerinin başında gelen aile içi şiddetin, eğitim düzeyi ve meslek sahibi olmaktan bağımsız olarak devam ettiği görülmüştür. Eğitimli ve meslek sahibi bireyler, kişilik haklarına zarar verildiğini düşündüklerinde kendilerini savunabilmeyi; buna engel olamadıklarında ise boşanma hakkını kullanmayı daha hızlı bir şekilde gerçekleştirebilirler.

• Ailenin kurulmasında olduğu kadar sonlandırılmasında da romantik aşkın önemli bir rol oynadığı gözlenmiştir. Aşk evliliği yapan çiftlerin zaman içinde kaybedilen tutkunun yerini dolduracak ortak aktiviteler bulmaları gerekmektedir. Diğer yandan eşler arasında sadakat ve karşılıklı sorumluluk duygusunun gelişmesi de değişen duygu durumundan sonra boşanmanın tek yol olarak görülmesinin önüne geçilebilme imkânı sağlayabilir.

• Kadınlara yönelik aile içi şiddet boşanma sebebi olarak sıkça görülmektedir. Türkiye, 2011 yılında kadına yönelik aile içi şiddetin önlenmesiyle ilgili olan “İstanbul Sözleşmesi’ni” imzalayarak sözleşmeye taraf olmuştur. Bunu takiben, 6284 sayılı Kanun yürürlüğe konulmuştur. Bu hukuki metinlerde idarenin şiddet mağduru kadına sunması gereken birer sosyal kamu hizmeti yahut kolluk faaliyeti niteliğindeki koruyucu ve önleyici tedbirlere yer verilmiştir. Ancak söz konusu koruyucu ve önleyici tedbirlerin yalnızca hukuki metinlerde yer alması, devletin bu konudaki özen yükümlülüğünü yerine getirdiği anlamına gelmediği düşünülmektedir. Aile içi şiddet mağduru kadın ve çocuklara sunulan sosyal kamu hizmetleri ile kolluk faaliyetlerinin doğru zamanda, tam ve eksiksiz şekilde sunulmasını sağlanmalıdır. Uygulamalardaki sorunlar tespit edilmeli ve etkili bir şekilde gidermenin yolları aranmalıdır.

• Şiddetin dinden kaynaklanmadığı, bunun İslam’da yerinin olmadığı ve kulun kulu cezalandırma yükümlülüğünün de olmadığı topluma dini otoriteler tarafından anlatılmalıdır. Dini açıdan her durum ve şartta erkeğin kadından üstün olduğu düşüncesinin düzeltilmesi gerektiği aşikârdır. Bu düşünce her zaman fiziksel şiddete yöneltmese de, iktidar kurmak amaçlı psikolojik şiddet olarak da karşımıza çıkmaktadır.

• Özel eğitime gereksinimi olan çocuğa sahip ailelerin ya da eşlerin kanser gibi ağır süreçleri olan sağlık durumlarında aile yapısında, işlevlerinde bozulmalar meydana geldiği ayrıca ailede farklı açılardan zorlanmalara neden olduğu bildirilmektedir. Aile yapısında meydana gelen bu zorlanmalardan dolayı daha fazla stres yaşanmakta ve boşanmalar artmaktadır.

• Boşanma sürecinde tarafların kızgınlık duygusu noktasında sıkıntılı süreçler geçirdikleri tespit edilmiştir. Bu sebeple, psikolojik açıdan zor zamanlar yaşayan taraflar için arabuluculuk sistemi faydalı olacaktır. Burada arabulucunun eğitimi önem kazanmaktadır. Arabulucu olabilmek için hukuk öğrenimine sahip olmanın yanında; arabuluculuk eğitim süreçlerinin insan hakları ve özellikle kadın ve çocuk hakları açısından zenginleştirilmesi gerekmektedir. Kadına yönelik şiddet, şiddetin türleri, çocuk istismarı, aile psikolojisi gibi temel bazı konularda arabulucuların özel ve kapsamlı bir eğitim sürecine tabi tutulmaları elzemdir. Aile hukukuna ilişkin hangi konuların arabuluculuk kapsamına alınacağını ise açıkça düzenlemelidir.

Aile arabuluculuğunun sağlıklı işleyebilmesi için ise bu konunun hukuk uyuşmazlıklarındaki arabuluculuk müessesinden ayrı tutulup özel olarak düzenlenmesi ve bu düzenlemede özellikle çocuk ve kadın haklarının korunması için tedbirler alınması gerekir.

• Boşanma kişilerde psikolojik etkiler yaratmaktır. Boşanma sonrası süreçte bireylerin ne kadar zamanda yaşamlarına uyum göstereceği bireysel farklılıklar taşımaktadır. Birçok kişi için boşanmayla ilgili problemlerin yoğun olarak yaşanması ayrıldıktan sonraki ilk iki yıldır. Araştırmalar boşanma sonrası süreçteki destekleyici çalışmaların bireyler açısından olumlu sonuçlar yarattığını göstermektedir.

• Kadınların yaşadıkları aile içi sorunlar nedeniyle evliliklerini bitirmeye yönelik karar verme süreçleri zor ve sancılıdır. Toplumun boşanan kadınlara karşı tutumu ve bakış açısı bu durumu daha da ağırlaştırmaktadır. Boşanmanın getirdiği kaygılar, bazen çocuklar için çok sağlıksız bir ortam oluşturan evliliklerin devamına sebep olmaktadır. Bazen boşanma bir rahatlama getirebilmektedir. Bazen de karşılıklı tahammülsüzlük gibi durumlarda eşlere bazı beceriler kazandırılarak ailenin devamlılığı sağlanabilir. Hangi durumlarda boşanmanın gerçekleşmesi gerektiği, hangi durumlarda evliliğin yardım alınarak kurtulabileceği konusunda kılavuz metinlere ve yönlendirmeye ihtiyaç vardır.

• Ailenin korunması, aile içi şiddetin önlenmesinde her şeyi devletten beklemek doğru bir yaklaşım değildir. Hiç şüphesiz bu noktada tüm topluma görev düşmektedir. Bireyselleşmenin ve sosyal değişimin hızlanmasıyla birlikte, toplumsal dayanışma zayıflamıştır. Bu nedenle aile kendi içine kapanarak koruma işlevini devletin yapması beklenmekte ancak devlet bu işlevi tam anlamıyla yapamamaktadır.

• Boşanmaların sonuçları yeni bir hayat kurma konusunda erkek ve kadında farklı sonuçlar doğurmaktadır. Erkekler yeni bir evlilik yapıp yeni bir hayat kurarken boşanan kadınların ikinci defa evlenme oranı oldukça düşüktür. Boşanmış kadınların psikolojik ve manevi destek almalarının yeni hayatlarına uyum sürecini hızlandıracağı ve kolaylaştıracağı düşünülmektedir.

• Boşanmanın sonuçlarından çocuklar olumsuz etkilenmekte, çocuklar istismara açık hale gelmektedir. Boşanma esnasında çocuk hakları konusunda gereken ihtimamın gerekli kurumlar tarafından gösterilmesi ve toplumsal farkındalıkla desteklenmesi gerekmektedir.

• Boşanmış bireyin sağlıklı bir sosyal hayat sürdürebilmesi ve yeni hayatını düzenleyebilmesi için olumsuz duygulardan kurtulması gerekmektedir. Evlilik gibi gerektiğinde boşanmanın da doğal bir olgu olduğunu düşünmesi ve bunu çevreye hissettirmesi, yeni hayatına uyumunu kolaylaştıracaktır. Boşanmış kadınların, boşanma sonrası hayata devam ederken olumsuz duygularla baş etme yöntemleri geliştirmek ve çocuklarını olumlu yetiştirmek için ilgili politikalara ve STK desteğine ihtiyaç duydukları tespit edilmiştir.

• Yeni bir evlilik aşamasında gerek kadın gerekse erkek için önemli sorunlardan biri boşanma sürelerinin uzamasıdır. Bu sürelerin sınırlandırılması ve çekişmeli boşanmalarda arabuluculuk ile çözümün hızlandırılması beklenmektedir.

• Son olarak nafaka, ortak mal rejimi ve velayet, boşanma davalarının en problemli alanlarıdır. Nafakaların belirlenmesinde; çocuklu/çocuksuz, kısa süreli/uzun süreli evlilik, kusur derecesi gibi parametrelerin dikkate alınması ve her bir boşanmanın kendine has şartlarının gözetilmesi gerekliliği vurgulanmıştır.

4.TOPLUMSAL CİNSİYET ADALETİ KONGRESİ-BOŞANMA TEMALI ÜÇ ODAK GRUP TOPLANTISI GERÇEKLEŞTİRİLDİ

KADEM_UTCA_Kongresi_4_popup

İstanbul Ticaret Üniversitesi Kadın ve Aile Uygulama ve Araştırma Merkezi ile Kadın ve Demokrasi Derneği (KADEM) ortaklığında, 8 Mart 2018 tarihinde toplumsal cinsiyet adaleti çerçevesinde boşanma temasına dikkat çekmek üzere, İstanbul Ticaret Üniversitesi Sütlüce Konferans Salonu’nda “4. Toplumsal Cinsiyet Adaleti Kongresi: Boşanma” kongresi düzenlenecektir.

Kongreye ev sahibi olarak Kadın ve Demokrasi Derneği Genel Başkanı ve İstanbul Ticaret Üniversitesi Kadın ve Aile Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdür Doç. Dr. E. Sare Aydın Yılmaz, İstanbul Ticaret Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nazım Ekren, İstanbul Ticaret Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı Öztürk Oran ve TBMM Aile Bütünlüğünün Korunması Araştırma Komisyonu Başkanı Düzce Milletvekili Ayşe Keşir açılış konuşmalarını gerçekleştireceklerdir.

Açılış töreninin ardından düzenlenecek olan açılış panelinde Dr. Ravza Kavakçı Kan moderatörlüğünde kongre düzenleme kurulu başkanı Prof. Dr. Nurgün Oktik, Prof. Dr. Medaim Yanık ve Dr. Birgül Tüzün konuşmalarıyla yer alacaklar.

Kongre sürecinde “Mağdur Babalar ve Boşanma”, “Mağdur Anneler ve Boşanma” ve “Uzman Grup ve Boşanma” olmak üzere üç farklı odak grup toplantısı gerçekleştiirldi.

Alanında uzman akademisyenlerin katılımıyla gerçekleştirilen “Uzman Grup ve Boşanma” temalı odak grup toplantısında; boşanmanın temelinde yatan, sosyo-ekonomik, toplumsal ve bireysel nedenlerin neler olduğu ve bunların nasıl aşılabileceği üzerinde duruldu. Boşanma sürecinde ve sonrasında ailenin ( anne-baba-çocuk) karşılaştığı durumlar, engeller ve zorlukların neler olduğu ve bunların nasıl aşılabileceği üzerinde çözüm önerileri geliştirildi.

“Mağdur Babalar ve Boşanma” temalı odak grup toplantısında; boşanmış babaların boşanma öncesi, boşanma süreci ve boşanma sonrası ile ilgili yaşadıkları sorunlar ve nedenler üzerinde görüşmeler yapıldı. Mağdur babalar özellikle boşanma sonrası süresiz olarak ödenen nafaka ile ilgili mağduriyetlerini dile getirip bu konuya çözümler getirilmesini vurguladılar.

“Mağdur Anneler ve Boşanma” temalı odak grup toplantısında; boşanmış anneler özellikle boşanma süreci öncesinde yuvalarının dağılmaması için gerektiği yerde şiddete bile tepki veremediklerini dile getirdiler. Başta şiddet olmak üzere mağduriyetlerle karşılaştıklarında nerelere başvuru yapmaları gerektiği noktasında yeterince bilgi sahibi olmadıklarını vurguladılar.

Kongrede genel olarak; Boşanma ve Sosyo-ekonomik Dinamikler, Boşanmanın Hukuki Süreçleri, Aile, İslam Hukukunda Boşanma, Boşanmanın Çocuk Üzerindeki Etkileri, Dindarlık ve Boşanma, Boşanma ve Kadın, Boşanmanın Psikolojik Etkileri, Boşanma ve Sağlık başlıklarıyla gerçekleşecek panellerde aile birliği ve boşanma; toplumsal, akademik, siyasal, ekonomik ve hukuki boyutlarıyla ele alınarak, boşanma öncesi ve sonrasında yaşanan sorunların toplumsal cinsiyet adaleti çerçevesinde çözüm yolları üzerinde durulacaktır.

Kongrede sunulacak bildirilerle; aile birliği ve boşanma konusunda bilgilerin ve deneyimlerin paylaşılacağı disiplinler arası bir tartışma platformunun oluşturulması, bu süreçlerde aile bireylerinin ve  kadının karşılaştığı sorunların çözümüne yönelik yeni arayışların tartışılmasına olanak sağlanması, kadın ve ailenin desteklenmesi amacıyla yürütülen politikaların ulusal ve uluslararası ölçekte müzakere edilmesi, yeni stratejilerin ve uygulamaların alt yapısının oluşturulmasına katkı sağlanması beklenmektedir.

IMG-20180220-WA0002 IMG-20180220-WA0003 IMG-20180220-WA0004 IMG-20180220-WA0005

SOSYAL GİRİŞİMCİLERLE TECRÜBE PAYLAŞIMI-3

0J1A9179

İstanbul Ticaret Üniversitesi Kadın ve Aile Uygulama ve Araştırma Merkezi ile Ticaret Genç KADEM Kulübü işbirliğinde “Sosyal Girişimciler ile Tecrübe Paylaşımı” seminer dizisi keyifli bir şekilde devam ediyor. Toplumda değişimin nabzını tutan, alanlarında başarılı, deneyimli kişilerle birlikte olacağımız seminer dizisinin üçüncü konuğu Portakal Ağacı Blogger, Yazar Hatice Özdemir Tülün oldu.

Hatice Özdemir Tülün; işten geldikten sonra geceleri mutfakta sessizce yemek yapıp resimlerini paylaştığı yemek bloğu “Portakal Ağacı” ile kısa sürede fenomen haline geldi. Bu zevkli ve lezzetli hobi zaman içinde aynı isimli derginin yayın hayatına geçmesiyle daha da tatlandı. Hatice Hanım, Portakal Ağacı’nın sıradışı hikâyesini anlattı.

Tülün; Aslında her şey üniversite son sınıfta home office çalışma hayalleriyle başladı. Boğaziçi Üniversitesi’nde edebiyat okurken bir yandan işletme eğitimi de alıyor aynı zamanda babamın bilgisayar şirketinde internet işlerine bakıyordum. Yabancı sitelerden çeviriler yapıp şirketin sitesine ekliyordum. Fotoğraf çekmeyi sevdiğim için yerli yabancı fotoğraf bloglarını takip ediyordum. Hatta yabancı bir bloğa yolladığım fotoğraf haftanın resmi seçildi. Bu bahsettiğim vakitler iki binlerin başı. Daha Türkiye’de blog dünyası çok duyulmuş değil. Ardından yaptığım yemekleri de paylaşma düşüncesiyle 2003 yılında “Portakal Ağacı”nı kurdum.

Tülün; Annem ve babam Çerkez. Lezzetli bir mutfakta büyüdük biz. Annem biz daha 8 yaşlarındayken ablamla bana ayrı ayrı Leman Cılızoğlu’nun yemek kitabını almıştı. Yemek yapmaya da merakım olduğu için iş-okul stresinden sonra akşamları eve gelip yorgun argın mutfağa geçiyordum. Gizlice yemekler yapıyor resimleri çekip bloğa yüklüyordum. Kimsenin haberi yoktu, gerçi annem mutfağı dağıtmamdan bir şeyler tahmin ediyor ama çıkaramıyordu. Yavaş yavaş takipçiler arttı ve site adını duyurmaya başladı.

Tülün; Ablam Amerika’ya gitmeden önce annem yemek tarifleriyle dolu bir defter vermiş ablama. Sitedeki “Ayşe’nin tarifleri” kısmında bu defterin içindekiler yer alıyor. Sadece yemek tariflerinden oluşmuyor. Yemekle ilgili fikirleri, başına gelenleri de not etmiş tarifin yanına. Sanırım bu iş genlerden geliyor. Annem çok yardımcı oldu anlayacağınız. Ciddi destek verdi. Babam da destekledi. Gerçi “Getirisi var mı” sorusuna mutfakta saatler ve malzemeler harcamamdan sebep “götürüsü var” diye cevap veriyordu.

İsim koyarken neyi dikkate aldınız sorusuna;

Mutluluğu çağrıştıran bir şey olsun istedim. Beni mutlu eden ve aklıma ilk gelen “portakal ağacı” oldu. Yemek.com tarzında bir şey olsaydı bu kadar samimi ve ilgi çekici gelmezdi diye düşünüyorum.

Sitenin başarısının nedeni bence ilk ve devamlı olmasıydı. Bunun yanında içimden geldiği gibi yazdığım için aile ortamındaymış gibi hissettirmesi. Bütün gün bilgisayar başındayken birileriyle bir şeyler paylaşmak isteği sebep oldu bu noktaya gelmeye. Bu nedenle dostlarını takip eder gibi okuyorlar paylaştıklarımı. Böyle böyle kendi yağımda kavrulurken iki milyon okuyucuya ulaşan site daha sonraları reklam almaya başladı. Markalar “siz ilksiniz, artık bir şeyler yapın” deyince dergi fikri sıcak geldi. Şimdilerde doygunluğa ulaşan blog dergiye çevrildi. Artık “Portakal Ağacı” adında bir dergimiz var.

Portakal Ağacı’nı yaparken böyle hayallerim yoktu. 2003’te bazı sitelerde “Türkiye’nin Martha Stewart”ı deniliyordu. Amacım para kazanmak değil, samimiyet kurmaktı. Çok hayır dua aldım bu site sayesinde, güzel insanlarla tanıştım. Hatta eşimle tanışmamda bile etkili oldu. Bizi tanıştırmak istediklerinde eşime “Portakal Ağacı” adında sitesi var demişler. Araştırmış, okumuş. Hatta “sen o olmasaydın, bloğu yazan kızla tanışırdım kesin” demişti. Siteden dergiye doğru büyümüş olsak da ortada ciddi paralar dönmüyor. Şu an marka değeri büyük bir dergiye sahipsem bunun arkasında on yıllık emeğin payı var.

Soru-cevap bölümünden sonra program toplu fotoğraf çekimi ile sonlandırıldı.

IMG-20180222-WA0005 IMG-20180222-WA0008 0J1A9178                           IMG-20180222-WA0009

İSTKA’NIN 11. KALKINMA PLANI PAYDAŞ TOPLANTILARI GERÇEKLEŞTİRİLDİ

GÜLLÜ HANIM FOTOĞRAF-2

11. Kalkınma Planı hazırlıkları kapsamında Kalkınma Bakanlığı öncülüğünde İstanbul Kalkınma Ajansı koordinasyonunda düzenlenen yerel paydaş toplantılarına İstanbul Ticaret Üniversitesi Kadın ve Aile Uygulama ve Araştırma Merkez Uzmanı Güllü Sonakalan katılım sağladı.

Odakule’de düzenlenen üç ayrı toplantıda Sivil Toplum Kuruluşları, Üniversiteler, Kamu Kurumları ve Yerel Yönetimlerden paydaşlar İstanbul Kalkınma Ajansı’nın ev sahipliğinde buluştu.

Açılış konuşmasını yapan İstanbul Kalkınma Ajansı Genel Sekreteri Özgül Özkan Yavuz, “2019-2023 dönemini kapsayan 11. Kalkınma Planı Türkiye’nin gelecek beş yıl içinde ulaşmak istediği hedefleri ortaya koyacaktır. 2023 vizyonu doğrultusunda ülkemizin kalkınma hedeflerini daha da ileriye taşıyacaktır.” diye konuştu. Özgül Özkan Yavuz, “Bu gün burada düzenlemekte olduğumuz toplantılarla İstanbul’daki siz değerli paydaşlarımızın sürece katılımını sağlayacağız. Böylece doğrudan vatandaşlar Türkiye’nin kalkınmasıyla ilgili stratejilerin belirlenip uygulanmasında daha fazla söz sahibi olabilecektir.” İfadelerini kullandı.

Paydaş toplantısının ilki olan “Genel Katılımlı Toplantı” öncelikler ve politikaların seçilmesi ile başladı. Belirlenen 10 politikaya ilişkin olarak 10 masada gerçekleştirilen grup çalışmalarıyla tedbirler ortaya kondu. Merkez Uzmanı Güllü Sonakalan moderatörlüğünde “Demokrasi, Adalet ve Güvenlik” önceliklerindeki  “Karar Alma Mekanizmalarına Katılım İmkanlarının Arttırılması” politikası üzerinden 5 farklı görüş geliştirildi. Üzerinde tartışılarak belirlenen görüşler arasında “karar alma mekanizmalarına katılım oranlarının arttırılmasında kadın-erkek eşitliği ve adaletinin gözetilmesi” ön plana çıktı.

Öğleden sonra ise “Kadınlar” ve “Gençlere” yönelik eş zamanlı iki toplantı gerçekleştirildi. Toplantıda kadınlar ve gençlerin istihdamı ve girişimciliğinin arttırılması ile sosyal hayata katılımına ilişkin tedbirler geliştirildi.

Paydaş toplantıları sonunda ortaya çıkan görüşler 20 Şubat’ta Kalkınma Bakanlığına iletilecek. Beklentiler 11. Kalkınma Planına yansıtılacak.

IMG_20180216_153535 20180216_104811 GÜLLÜ HANIM FOTOĞRAF                            20180216_104804

İNOVASYONDA KADIN TEMALI “PROJE UYGULAMA EĞİTİMİ”

IMG-20180105-WA0017

İstanbul Ticaret Üniversitesi Kadın ve Aile Uygulama ve Araştırma Merkezi ile Kadın ve Demokrasi Derneği (KADEM)  işbirliği ile ‘İnovasyonda Kadın’ temalı “Proje Uygulama Eğitimi” 5-6 Ocak 2018 tarihlerinde İstanbul Ticaret Üniversitesi ev sahipliğinde gerçekleştirildi. Kadın girişimcilerin edindikleri deneyimleri ve geliştirdikleri iş fikirlerini hayata geçirmelerine yardımcı olma hedefiyle düzenlenen eğitim, İstanbul Kalkınma Enstitüsü (İSTKE) Eğitmenleri tarafından verildi.

Eğitimin ilk gününde Emre Dalkılıç “ Yeni Nesil ve İş Modelleri” sunumunda değişen dünyada ilerlemek için değişime ayak uydurmak gerektiğini vurguları. Dalkılıç; iş dünyasında iletişimin ve networkün ne kadar çok önemli olduğunu, bizi rakiplerimizden birkaç adım ileriye götürdüğünü belirtti.

Eğimin ikinci gününde Emrah Ceylan ise ‘Girişimcilik ve Finansman’ başlıklı sunumunda iş kurma sürecinde olan katılımcıların fikirlerini hayata geçirirken karşılaşılabilecekleri muhtemel finansal süreçler ve risk alanları hakkında önemli bilgiler verdi. Ceylan; iş kurma sürecinde ve girişimcilikte endişe ve kaynakların kullanılmamasının  fırsatları yakalamada engel olacağını dile getirdi. Doğru finans yönetimi ve Pazar analizinin yapılmasının bizlere sunacağı fırsatlar üzerinde durdu.

Fikir aşamasındaki projelerin hayata geçirilmesinde dönemin  talep ve ihtiyaçlarının tam olarak anlaşılması gerektiğine ve fikirlerin yaşanılan dönem ve mekanda bir karşılığının olmasının oldukça önemli olduğuna dikkat çekilen iki günlük Proje Uygulama Eğitimi hatıra fotoğrafları ile son buldu.

0J1A8482      0J1A8483                      IMG-20180106-WA0009      IMG-20180106-WA0015

SOSYAL GİRİŞİMCİLER İLE TECRÜBE PAYLAŞIMI-II

IMG-20171221-WA0012

İstanbul Ticaret Üniversitesi Kadın ve Aile Uygulama ve Araştırma Merkezi ile Ticaret Genç KADEM Kulübü işbirliğinde “Sosyal Girişimciler ile Tecrübe Paylaşımı” seminer dizisi bu ay da genç girişimcimiz ile devam etti. Toplumda değişimin nabzını tutan, alanlarında başarılı, deneyimli kişilerle birlikte olacağımız seminer dizisinin ikinci konuğu BİOLIVE Yönetim Kurulu Başkanı Duygu Yılmaz oldu.

Duygu Yılmaz, ‘Biolive’ ismini verdiği zeytin özütünden antimikrobiyal bioplastik yüzeyler üretme projesi ile doğada zamanla kaybolarak çevreyi koruyan, antibakteriyal özelliğiyle insan sağlığıyla uyumlu, gıdaların raf ömrünü artıran ve ucuz plastik yüzeyler üretiyor. Biyo atıklardan üretilen doğada kaybolabilen, çevreci plastiklerin; gıda ambalajlama, saklama kapları, buzdolapları ve ev aletleri ile ilgili kullanım alanları olacak.

Böylece Yılmaz, babasının her gün zeytin çekirdeği yuttuğu bunun üzerine merakla zeytin çekirdeğini araştırmaya başladığını ifade etti.  Piyasanın biyoplastik pazarına olan yönelimini de fark edip çalışmalarını kendi ekolojik kaygılarıyla da birleştirerek bu merakını iş fikri ve planına dönüştürmüş oldu.

Kadın girişimcilere iş fikirlerini hayata geçirme, iş kurma ve sonrasında takip-destek programları gibi fırsatlardan yararlanan Duygu Yılmaz, yabancı firmalardan da teklifler almasına rağmen ülkesinde kalmaya karar verdiğini söyledi. Ülkemizin üreten insana ve kadınlara ihtiyacı olduğuna inandığını dile getiren Yılmaz, Türkiye’nin önde gelen firmalarından yatırım alarak şirketini kurduğunu ve hedefinin Avrupa pazarına çıkmak olduğunu belirtti.

Duygu Yılmaz, İnovasyonda Kadın olarak yer almanın özellikle de plastik sektöründe çok zor olduğunu, bu zorluğu azim, cesaret ve sabırla  aştığını dile getirerek şimdilerde ise adeta bir çocuğun büyümesini izler gibi projesinin ve şirketinin büyümesini büyük bir zevkle izlediğini belirtti.

IMG-20171221-WA0009  IMG-20171221-WA0013

ULUSLARARASI İSTİHDAM VE KARİYER KONGRESİ

Ul_isth_Sura_Slider

15 Aralık 2017, Ankara

Uluslararası İstihdam ve Kariyer Kongresi Ankara’da gerçekleşti. İŞKUR ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından düzenlenen İstihdam Şurası Uluslararası İstihdam ve Kariyer Kongresi’nde “Kadın İstihdamının Önündeki Engellerin Kaldırılmasına Yönelik Öneriler” oturumunda konuşan İstanbul Ticaret Üniversitesi Kadın ve Aile Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Doç. Dr. Sare Aydın; Türkiye’deki kadın istihdamını ve konuya yönelik çalışmalarını anlattı.

Kadın istihdamının önündeki engellerden bahseden Aydın, kadınların istihdama katılımının önündeki en önemli engelin kültür, gelenek ve ayrımcı uygulamalardan kaynaklandığına değinerek, toplumsal cinsiyete dayalı iş bölümü ve bu iş bölümü üzerinde şekillenen toplumsal cinsiyet rollerin kadınları ev işleri ve çocuk, hasta, yaşlı bakımından sorumlu tuttuğunu ve iş gücü piyasasına çıkmasını, iş aramasını büyük ölçüde engellediğini söyledi.

“Türkiye, 63 Ülke İçinde En Fazla Kadın İstihdam Artış Oranına Sahip Ülke”

Aydın: “Ülkemizde son yıllarda cinsiyete dayalı her türlü ayrımcılığın kaldırılması için kadınları destekleyici pek çok hukuki düzenleme yapıldı. Türkiye, 2007-2015 yılları arasında incelenen 63 ülke içinde en fazla kadın istihdam artış oranına sahip ülke olmuştur. Kadın ve Aile Uygulama ve araştırma Merkezi olarak hayata geçirdiğimiz ve geçireceğimiz projelerle ve uluslararası platformlarda kadın girişimciliğini gündemde tutmaya çalışıyoruz. Kadınların az olduğu inovasyon ve teknoloji alanlarında yer almaları için projeler üretiyoruz.”

Ul_isth_Sura_1      Ul_isth_Sura_2

KADINLARIN MESLEKİ EĞİTİMİ VE KADIN İSTİHDAMI SEMPOZYUMU

DQ7KJPFW4AA1QFH

Yükseköğretim Kurulu Başkanı M. A. Yekta SARAÇ, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Jülide SARIEROĞLU, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül SAYAN KAYA ve kadın çalışmaları yürüten birçok merkez müdürünün ve kurum temsilcilerinin katılımlarıyla Ankara’da “Kadınların Mesleki Eğitimi ve Kadın İstihdamı Sempozyumu” gerçekleşti.

Yükseköğretim Kurulu Akademide Kadın Çalışmaları Birimi’nin düzenlediği sempozyumda; T.B.M.M Kadın Erkek fırsat Eşitliği Komisyonu Başkanı Radiye Sezer KATIRCIOĞLU, Hacettepe Üniversitesi Prof. Dr. Lale TOKGÖZOĞLU ve Ankara Üniversitesi Prof. Dr. Timur GÜLTEKİN’in konuşmacı olarak katıldığı açılış panelinde İstanbul Ticaret Üniversitesi Kadın ve Aile Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Doç. Dr. Sare AYDIN YILMAZ moderatör olarak yer aldı.

Aydın, Türkiye’de genel mesleki eğitim sistemi ile eğitim-istihdam ilişkisi üzerinde durdu. Meslek eğitimlerin arttırılması ve bu mesleki eğitimlerde kadınlara yer açılması gerektiği üzerinde duran Aydın, mesleki eğitimler sonrasında kadınların istihdamının artmasıyla birlikte sürdürülebilir ekonomik kalkınmanın güçleneceğinin altını çizdi.

Aydın, Yükseköğretim kurulu 2016-2017 verilerine göre, Türk Yükseköğretiminde 3.347.403 kadın ve 3.930.505 erkek öğrenci olmak üzere toplam 7.277.908 kayıtlı öğrencimiz bulunmaktadır. Ve yine 2015-2016 verilerine göre Türkiye’de üniversite mezun sayısında kadın oranı %11,7 iken erkek oranı %16,2’dir. Tüm bu rakamların işgücüne katılım oranını da belirtmek gerekirse 2015-2016 döneminde %30,3 kadın %71,3 erkek olduğu karşımıza çıkıyor.

Aydın, Yükseköğretim Kurulu 2017 verilerine göre; Türkiye’de toplam 152.153 akademisyen var. Bu akademisyenlerin içindeki dağılıma bakacak olursak 67.019’u kadın 85.134’ü de erkek şeklinde bir tablo ortaya çıkıyor. Bu tablonun akademik unvan bazlı dağılımda, %29,3 kadın profesörler %31,8 kadın doçentler %48,1 de kadın araştırma görevlileri yer alıyor.

Aydın daha sonra dünya genelinde kadın CEO’ların toplam CEO’lar içindeki oranları ve yönetim kurullarındaki kadın üye oranlarını aktardı. Aydın iş hayatında kadının karşılaştığı zorlukları değerlendirirken, ABD’deki Silikon Vadisi’nde çalışan bir kadın icra kurulu başkanı (CEO) olan Eileen Carey’in iş dünyasında öne çıkmak için sarı olan saçlarını kahverengiye boyadığını, topuklu ayakkabı ve lens kullanmayı bıraktığını ifade ederek iş hayatında karşılaştığı mobbing üzerinde durdu.

Aydın kadının iş hayatına katılımı ile ilgili tarihimizden örnekler de verdi. Fatıma El Fihri ilk üniversite kuran kadın, El-Şifa Binti Abdullah tıp alanında oldukça bilgili, Hz. Ömer zamanında Basra’ya sağlık memuru olarak atanmış ve ilk kadın öğretmen, Raziye Begüm Sultan Hindistan’da ilk Türk devletinin yöneticisidir.

DQ6k7XJWAAEwqKb     DQ6obQCWsAAGThv (1)---      DQ7Iq_TW0AAs3WB     DQ7Jh87WAAALe3A

1.ULUSLARARASI KADIN ZİRVESİ ALMANYA’DA GERÇEKLEŞTİ

DQroG_YWAAEYUjY

İstanbul Ticaret Üniversitesi Kadın ve Aile Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Doç. Dr. Sare Aydın  Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ve Union of European Turkish Democrats (UETD) Genel Merkez Kadın Kollarının, ‘Savaş ve Kadın’ temasıyla Almanya’da düzenlediği 1. Uluslararası Kadın Zirvesi’ne katıldı.

Bosna’dan Myanmar’a kadar birçok farklı bölgede savaşı yaşamış milyonlarca kadının savaş gölgesindeki hayatlarının konuşulduğu zirvede Doç. Dr. Sare Aydın, “Suriyeli Mülteci Kadınlar” başlıklı bir sunum gerçekleştirdi. Aydın konuşmasında dünyadaki ve Türkiye’deki Suriyeli mültecilerin durumuna dikkat çekerek Türkiye’nin mültecilerin ülkeye kabul süreci ve sonrasında onlar için sağladığı hizmetler bağlamındaki özverisini anlattı. Aydın, Avrupa’nın mültecileri güvenlik sorunu ve ekonomik yük olarak gördüğüne ve bu bakış açısı nedeniyle mültecilerin Avrupa’ya girişte ölümle sonuçlanan illegal yollara başvurduklarına, giriş yapanların ise ırkçı muamelelere maruz kaldıklarına dikkat çekti. Aydın Türkiye’nin ise mültecilere her şeyden önce insani bakış açısıyla yaklaştığını ve  ‘açık kapı’ politikasını benimseyerek onlara ülke genelindeki 21 geçici barınma merkezinde ve şehir içlerinde barınma, sağlık, eğitim, çalışma gibi her alanda hizmetler sağladığını vurguladı.

“Savaşın gerçek mağdurları kadınlar ve çocuklar”

Savaşın gerçek mağdurlarının kadınlar ve çocuklar olduğunu dile getiren Aydın, bu kırılgan gruplara yönelik özel çalışmaların yapılması gerektiğini vurguladı. Türkiye’deki Suriyeli sığınmacıların ve özellikle kadınların sorunlarıyla yakından ilgilendiğini, mültecilerin Türkiye’deki yaşamları süresince uyum süreçleri ile ilgili çalışmalar yürüttüklerini ifade etti.

Aydın konuşmasında, İnsan Hakları Beyannamesinin kabul edilişinin 69. yıl dönümüne de değinerek ABD’nin aldığı Filistin kararını değerlendirdi. Aydın: “Uluslararası insan hakları gününde işgal altındaki Filistin’de tüm uluslararası kararlara karşı Kudüs’ü başkent olarak tanıyacağını ilan eden ABD’yi uluslararası hukuk ve hakları tanıması çağrısı yapıyorum” dedi.

DQr_UZRXkAA_t5P----   DQpeo5MWkAAqI4C

SOSYAL GİRİŞİMCİLER İLE TECRÜBE PAYLAŞIMI

DP4ZScvW4AAVM3D

İstanbul Ticaret Üniversitesi Kadın ve Aile Uygulama ve Araştırma Merkezi ile Ticaret Genç KADEM Kulübü işbirliğinde “Sosyal Girişimciler ile Tecrübe Paylaşımı” seminer dizisi bugün itibariyle başladı. Toplumda değişimin nabzını tutan, alanlarında başarılı, deneyimli kişilerle birlikte olacağımız seminer dizisinin ilk konuğu İstanbul Ticaret Üniversitesi Kadın ve Aile Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü aynı zamanda Kadın ve Demokrasi Derneği (KADEM) Genel Başkanı Doç. Dr. E. Sare Aydın Yılmaz oldu.

Doç. Dr. E. Sare Aydın Yılmaz sosyal girişimci kimdir, sosyal girişimciyi girişimciden ayıran özellikler nelerdir üzerinde durarak sosyal girişimciliğin önemini vurguladı.

Aydın; sosyal girişimcilerin amacı toplumsal sorunlara sürdürülebilir çözümler üretmektir. Türkiye bu konuya yabancı bir ülke değil. Yardımseverlik tarihimizden, kültürümüzden geliyor. O nedenle Filistin ve Halep’teki dramlara karşı hızlı reaksiyon alıp organize olabiliyoruz.

Aydın; sosyal girişimcilikte vurgulanan noktanın bir sorunun çözümü için bireyin inisiyatif alarak yaratıcı bir düşüncenin hayata geçirilmesidir. Bu modelde sivil toplum kuruluşunun aksine kolektif bir çabadan çok bireyin yaratıcılığı ve kapasitesine önem atfediliyor. Sosyal girişimci ancak ürettiği çözümler toplumca benimsendikçe toplumsal destek görür ve vakıf, dernek, şirket gibi çeşitli modellerde örgütlenir. Dolayısıyla her sivil toplum kuruluşu sosyal girişim olarak nitelendirilmemelidir.

Aydın; sosyal girişim yaklaşımının diğerlerinden farkını açıklamak için kullanılan yaygın bir benzetme; sosyal girişimlerin yalnızca balık vermek veya balık tutmayı öğretmekle yetinmedikleri, bunun yerine balık endüstrisini kökten değiştirmeyi hedefledikleri yönündedir.

Aydın; Sosyal girişimcilik kişinin kendisini fiziksel, ruhsal olarak besleyen bir şey. Siz sosyal girişimci olurken sadece karşı tarafa yardım etmiyoruz aynı zamanda kendimizi de manevi açıdan güçlendiriyoruz.

Soru-cevap bölümünden sonra program toplu fotoğraf çekimi ile sonlandırıldı.

DP4l4jxWsAAI0YT DP4YPnpXcAAlmUu 4f52add3-ae16-400c-8e4f-a5c97a363a32                           DP5qvSUW4AA9eDR

65. FCEM 2017 DÜNYA KONGRESİ ROMA’DA DÜZENLENDİ

FCEM_2017_Slider

20-22 Kasım 2017, Roma

İstanbul Ticaret Üniversitesi Kadın ve Aile Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Doç. Dr. Sare Aydın Yılmaz  20-22 Kasım 2017 tarihlerinde Roma’da gerçekleştirilen 65. FCEM Roma Kongresi’ne katıldı.

Dünya Kadın Girişimciler Kuruluşu FCEM tarafından düzenlenen ve girişimci kadınlar, hükümet yetkilileri, iş dünyasından önemli isimler ve kanaat önderlerinin bir araya geldiği 65. FCEM Roma Kongresi’nde; kadın girişimciliği başta olmak üzere kadının güçlendirilmesine dair konular tartışılarak işbirlikleri geliştirildi. 120 den fazla ülkeden 1000 den fazla temsilcinin katılım sağladığı kongrede, kadınların hayatın her alanında güçlendirilmesine dair fikir paylaşımları yapılırken güçlü bir iletişim ağı kuruldu. Toplumsal cinsiyete dair birçok değerin geliştirilmesinde vizyon sahibi kadın ve erkekleri bir araya getiren kongrede; kadın liderliğinin önemi, açık hükümette kadın liderliği, kadın liderliği ve politika gibi başlıklarda verimli tartışmalar yapıldı.

Doç. Dr.  Sare Aydın Yılmaz  kongrede Asya, Afrika, Latin Amerika, Rusya, Avrupa ve Amerikalı ülke temsilcileriyle bir araya gelerek fikir alışverişlerinde bulundu. Program, ülke temsilcilerinin milli marşları eşliğinde katılımcıları selamladığı bayrak seremonisiyle sonlandı.

 FCEM_2017_3        DPTMkUGXcAAwOh6          FCEM_2017_2            FCEM_2017_1

25 KASIM KADINA YÖNELİK ŞİDDETE KARŞI ULUSLARARASI MÜCADELE GÜNÜ

99144e76-2d91-451e-b56f-19cd9f709b52

Şiddetin en yaygın biçimlerinden biri olan kadına yönelik şiddet, kadınların haklarının ve temel özgürlüklerinin ihlalini oluşturmaktadır. Kadına yönelik şiddet, ulusal ve uluslararası tüm gelişmelere rağmen, coğrafi sınır, ekonomik gelişmişlik ve öğretim düzeyine bakılmaksızın tüm dünyada ve kültürlerde yaygın olarak görülen evrensel bir sorundur.

Kadına yönelik şiddetle mücadele; çok yönlü, bütüncül bir yaklaşımı ve toplumun tüm kesimlerinin ortak ve kararlı mücadelesini gerektirir. Dolayısıyla, disiplinler arası bir yaklaşımla çalışmaların yürütülmesi ve ilgili tüm tarafların önleme, koruma, cezalandırma ve politika boyutuyla sürecin içinde yer alması büyük önem arz etmektedir.

Ülkemizde kadın-erkek fırsat eşitliğinin sağlanması, kadının insan haklarının korunması ve güçlendirilmesi ile kadına yönelik şiddetle mücadele konusunda önemli yasal düzenlemeler gerçekleştirilmiştir. Ancak, kadına yönelik şiddetle mücadelede yasal düzenlemeler kadar bu düzenlemelerin etkin şekilde uygulanması, şiddet mağdurunun yanı sıra şiddet uygulayana yönelik koruma, tedavi, rehabilitasyon hizmetlerinin sunulması ile konu hakkında toplumsal farkındalığın ve duyarlılığın artırılması da büyük önem taşımaktadır.

Bu çerçevede İstanbul Ticaret Üniversitesi Kadın ve Aile Uygulama ve Araştırma Merkezi ile Ticaret Genç KADEM Kulübü işbirliğinde 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü anlam ve önemine binaen üniversitede “Kadına Yönelik Şiddete Hayır” standı kuruldu. Kadına yönelik şiddetle mücadeleye farkındalık oluşturmak adına başlatılan sembolik imza kampanyasına yoğun bir katılım oldu.

DPwDFCfXUAEICa0 7d457c87-59e9-421b-b6ab-c30947bb405f    63524bf2-8152-4ddc-8b70-57e82d51dd11       43dfeb30-f394-4d4c-8c19-6dd4677bc846

ALLY FOR FUTURE GENÇ KADIN LİDERLİK EĞİTİM PROGRAMI

Genc_Kadin_Lider_Slider

06 Kasım 2017

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ve İslam İşbirliği Teşkilatı İstişari Kadın Konseyi desteğiyle düzenlenen ‘’Ally For Future Genç Kadın Liderlik Eğitim Programı’’  2-11 Kasım 2017 tarihleri arasında İstanbul ve Ankara’da gerçekleşiyor.

On gün sürecek Ally For Future Genç Kadın Liderlik Eğitim Programı’na, İslam İşbirliği Teşkilatı üyesi ve gözlemci statüsünde olan 50 farklı ülkeden 60 kişi katılım sağlarken, program içinde gerçekleşen oturumlara da yerli yabancı birçok davetli katılıyor.

Ally For Future Genç Kadın Liderlik Eğitim Programı’nda konuşan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Dr. Fatma Betül Sayan Kaya, başkanlığını Dr. Esra Albayrak’ın yürüttüğü İİT Kadın Konseyi’nin dünyadaki Müslüman kadınlar için yeni bir umut ve önemli bir platform olduğunu söyledi.

İstanbul Ticaret Üniversitesi Kadın ve Aile Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü  Doç. Dr. Sare Aydın Yılmaz, programın dördüncü günü yapılan “Cinsiyet Eşitliği ve Adaleti” oturumuna katılarak toplumsal cinsiyet adaletini anlattı. Aydın, cinsiyet eşitliği kavramı yerine, eşitliği reddetmeyen, onu da içine alan fakat eşitlik üstü bir anlayış olan toplumsal cinsiyet adaleti kavramını getirdiklerini belirtti. Aydın, tüm Müslüman kadınların güçlü olmak zorunda olduğunu ve o gücün zaten içimizde var olduğunu vurguladı.

Aydın: Kadınların toplumsal, ekonomik ve siyasi hayata etkin katılımı artık demokratik haklar ve sosyal adaletin bir gereğidir. Bu gereğin yansıması olarak kadınların fırsat eşitliğine dayalı eğitim olanaklarına ulaşması, ekonomik anlamda güçlenmeleri, devlet mekanizmalarında yer almaları hem onların toplumsal statüsünün yükselmesine hem de ailenin ve toplumunun her anlamda kalkınmasına katkı sunmaktadır. Kadınların sosyo-ekonomik ve siyasal alanlara dengeleyici aktörler olarak katılımı aynı zamanda toplumsal denge ve uyumun, işbirliğinin ve refahın tesisi için mühimdir.

Aydın: Cinsiyet eşitliği cinsler arasında salt bir eşitlik algısı üzerinden ilerlerken, toplumsal cinsiyet adaleti ise bizlere kadın ve erkek arasında dengeyi, hakkaniyetli yaklaşımı ve daha adil bir sistemi sunuyor. Eşitlik çoğu zaman kadının toplumsal hayatta karşılaştığı sorunlara yönelik çözüm bulmakta yeterli olmamaktadır. Kadının fıtratını görmezden gelerek kadın ve erkeği eşitleyici bir politika kurgusu yapmak biz kadınları daha da dezavantajlı bir konuma sokmaktadır.

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı tarafından düzenlenen #AllyforFuture Genç Kadın Liderlik Eğitim Programı’nın “Cinsiyet Eşitliği ve Adaleti” oturumu çekilen aile fotoğrafıyla sona erdi.

IMG_20171108_133822            IMG_20171108_133844

ANKARA’DA “KARAR ALMA MEKANİZMALARINDA KADIN” TEMALI SEMPOZYUM DÜZENLENDİ

Kefek_Slider

2 Kasım 2017, Ankara

TBMM Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu (KEFEK), 8. Kuruluş Yıl Dönümü sebebiyle Ankara’da Farkındalık Ödülleri Töreni, “Karar Alma Mekanizmalarında Kadın” temalı bir sempozyum düzenledi.

KEFEK, kuruluşundan bugüne kadar kısa süre zarfında çok yoğun bir çalışma temposu içinde kadın erkek fırsat eşitliğine ilişkin uygulamaların incelenmesi, denetlenmesi, ulusal ve uluslararası gelişmelerin izlenmesinin yanı sıra hak ihlalleri ve kadına yönelik her türlü ayrımcılık, şiddet v.b. konularda ilgili başvuruları incelemekte ve gerekli görüldüğü hallerde de ilgili mercileri uyarmaktadır. Komisyon birden fazla yetki ile donatılmıştır. Şöyle ki, hem yasama yani kanun teklif ve tasarılarını inceleme yetkisine hem de vatandaş dilekçe ve şikayetleri alıp, ilgili kuruluşları uyarma yetkisine ve  toplumsal sorunları inceleme, toplumu bilgilendirme,  bilinçlendirme çalışmaları, ulusal ve uluslararası toplantı, panel, sempozyum yapma yetkisine de sahiptir.

Ödül töreni ve sempozyuma; Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Jülide Sarıeroğlu, TBMM Başkanvekili Ahmet AYDIN, KEFEK Başkanı Radiye Sezer Katırcıoğlu, İstanbul Ticaret Üniversitesi Kadın ve Aile Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü  Doç. Dr. Sare Aydın Yılmaz, KEFEK üyesi Milletvekilleri, Birleşmiş Milletler Kadın Birimi Avrupa ve Orta Asya Direktör Vekili Alia El Yassir, yabancı temsilciler, üniversiteler ve birçok seçkin davetli katıldı.

“Karar Alma Mekanizmalarında Kadın” temalı sempozyumda konuşan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya, kadınların karar alma mekanizmalarında yer bulması için tedbir almaya devam edeceklerini söyleyerek, kadınlara verilen desteğin Türkiye’nin gelişmesine katkı sağlayacağını ifade etti.

Sempozyuma katılan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Jülide Sarıeroğlu da konuşmasında karar alma mekanizmaları başta olmak üzere, toplumun her kademesinde kadın etkinliğini artırmak ve fırsat eşitliği sağlamak için çalıştıklarını vurguladı.
sare hoca kefek “Kadın Olarak Birbirimize Destek Olmamız Gerekiyor”

İstanbul Ticaret Üniversitesi Kadın ve Aile Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Doç. Dr. Sare Aydın Yılmaz, “Karar Alma Mekanizmalarında Kadın” temalı sempozyum programında “Karar Alma Mekanizmalarında Kadın: Özel Sektör” konusunu anlattı. Aydın, ülkemizdeki kadın istihdamı ve konuyla ilgili yaptıkları çalışmalar hakkında katılımcıları bilgilendirerek, kadınların kamusal alanda sürekli çarparak geri adım atmak durumunda kaldıkları “Cam Tavan” sendromundan da bahsetti. Aydın: “Cam tavanı kırmak istemeyenler en başta kadınlar. Bu isteksizliğimizi yok etmemiz kadın olarak birbirimize destek olmamız gerekiyor. Üst düzey yöneticilikle ilgili kadın olarak ne kadar istekli olup karar mekanizmalarında yer alırsak o kadar çok kadınların hayatını olumlu yönde etkileriz.”
turkiyede_cam_tavan_sendromu_slider
http://kadem.org.tr/wp-content/uploads/2014/05/kadem_tcts_kitap.pdf

KADIN-20 ZİRVESİ İSTANBUL’DA YAPILDI

İstanbul Ticaret Üniversitesi Kadın ve Aile Uygulama Araştırma Merkezi Başkanı ve Kadın 20 İcra Kurulu Üyesi, E. Sare Aydın Yılmaz G-20 (Grup 20)’ nin bir açılım grubu olan ve bu yıl ilk defa Türkiye dönem başkanlığında düzenlenen Women 20 (Kadın 20) Zirvesi’ ne katıldı.

G-20 Küresel kalkınmayı arttırmak, dünya genelinde sunulan yaşam standartlarını yükseltmek ve nitelikli iş imkânları sağlamak hedefi doğrultusunda faaliyetlerini sürdüren bir oluşumdur. G-20’nin  yeni bir açılım grubu olan Kadın 20, Türkiye’nin çabalarıyla ilk defa bu yıl Türkiye ev sahipliğinde düzenlendi.

IMG_1736

Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın teşrifleriyle gerçekleşen Woman 20,  G-20 ülkelerinden gelen temsilciler ile; iş dünyası, sivil toplum kuruluşları ve akademi dünyasından önemli isimler katılım gösterdi. Zirvenin açılış konuşmasını yapan Erdoğan, Kadın 20 grubunun kapsayıcı ekonominin sağlanmasındaki önemine vurgu yaptı. Erdoğan, kadınların işgücüne katılmasını, ihtiyacımız olan büyümeyi elde etmede en önemli imkân olarak ifade ederken, kadınların çalışma şartlarının iyileştirilmesi ve eğitim-öğretimlerinin geliştirilmesine olan ihtiyaca da dikkat çekti. G20 ülkelerinin geçen yıl aldığı ‘dünya genelinde kadın ve erkek istihdamı arasındaki farkı 2025 yılına kadar %25 oranında azaltma hedefini Türkiye’nin kesin bir şekilde benimsediğini ifade eden Erdoğan bu hedefe ulaşmanın 10 yıl içerisinde tüm dünyada 100 Milyon kadını iş gücüne kazandırmak anlamına geldiğini vurguladı.

YSNN8118

Açılış konuşmalarının ardından devam eden programda Kadın 20 ülke temsilcileri, panel konuşmacıları ve dünya genelinden izleyicilerin katıldığı kapalı oturumlarda Kadın 20’nin öne çıkaracağı maddeler tartışıldı. İki gün boyunca devam Zirvedeki oturum başlıkları; ‘Küresel Kadın Ağları’, ‘Eğitim, İstihdam ve Girişimcilik Yoluyla Kadının Ekonomik Olarak Güçlendirilmesi’, ‘Sosyal Güvenlik Yoluyla Yaşam-İş Dengesinin Sağlanması’, ‘Kadının Güçlendirilmesinin İzlenmesi’, ‘Kamu ve Özel Sektörde Kadının Liderliği, Kadınların Finansman ve Üretim Araçlarına Erişimi’, ‘İşyerinde Ayrımcılığın Önlenmesi, Çalışanların Haklarının Uygulanması ve Eşit Fırsatların Desteklenmesi’, ‘Sürdürülebilir Kalkınma ve Yeşil Büyüme Konularında Kadının Liderliği’, ‘Kadın KOBİ’lerinin desteklenmesi ve İnovasyon’ oldu. Uzun süren değerlendirmeler ve tartışmalar sonucunda oluşturulan sonuç bildirgesi ise Kasım ayında gerçekleştirilecek G20 Liderler zirvesinde dünya liderlerine sunulacak.

YSBB9132

KADIN VE SİYASET SEMPOZYUMU

Kadın ve Demokrasi Derneği (KADEM), Avrupa Birliği ve Türkiye destekleriyle yürütülen “AB-Türkiye Siyasette Kadın Sivil Ağı Projesi” kapsamında Kadın ve Siyaset konulu Sempozyum, 30 Nisan 2015 tarihinde İstanbul Ticaret Üniversitesi Sütlüce Kampüsü’nde gerçekleştirilmiştir.  Sempozyuma AB Bakanı Volkan Bozkır, AK Parti İstanbul Milletvekili Nimet Baş, Brüksel Milletvekili Mahinur Özdemir, Avrupa’da faaliyet gösteren 14 STK temsilcisi, çok sayıda akademisyen ve dinleyici katılım göstermiştir. Proje Fransa’dan Adalet, Eşitlik ve Barış Konseyi (COJEP) ile Belçika’dan Avrupalı Müslüman Gençlik ve Öğrenci Birliği (FEMYSO) ortaklığında gerçekleştirilmektedir.kadın sempozyum

Sempozyumda kadının kamusal ve siyasal alana katılımının önünde engel teşkil den faktörlerin yanı sıra, siyasal alana katılımını artırma yönünde geliştirilebilecek stratejiler ve metotlar üzerine tartışılmıştır.

 

 

TOPLUMSAL CİNSİYET ADALETİ KONGRESİ

İstanbul Ticaret Üniversitesi Kadın Araştırma Merkezi ve KADEM (Kadın ve Demokrasi Derneği) işbirliğiyle düzenlenen Toplumsal Cinsiyet Adaleti Kongresi, adalet bakanı Bekir Bozdağ ve çeşitli alanlarda çalışan değerli akademisyenlerin katılımıyla 6 Mart 2015 tarihinde İstanbul Ticaret Üniversitesi Sütlüce Kampüsü’nde gerçekleştirilmiştir. Düzenlenen bu kongre ile toplumsal cinsiyet adaletinin kavramsal çerçevesi geniş çapta ele alınmış ve günümüze kadar toplumsal cinsiyet alanında yapılmış olan çalışmalardaki eksikliklerin tespit edilmesi ve tamamlanması için alanında uzman kişilerle bir araya gelinerek fikir alışverişinde bulunulmuştur.

toplumsal cinsiyet adaleti2

Toplumsal Cinsiyet Adaleti Kongresi, eş zamanlı oturumlarla toplam on sekiz bildiri ile tamamlanmıştır. Kongre kapsamında sunulan bildirilerle ülkemizde kadınların sosyal, siyasal ve ekonomik alanlardaki konumu ve statüsü konusuna, kadın çalışmaları alanında yeni bir kavram olan “toplumsal cinsiyet adaleti” kavramı çerçevesinde farklı bakış açıları getirilmesi hedeflenmiştir. Kongrede toplumsal cinsiyet adaletinin kavramsal çerçevesini ortaya koyan bildirilerle birlikte, bu kavramın medya, kültür, dini yaşam, eğitim- öğretim, siyaset ve çalışma hayatındaki yansımalarını inceleyen bildirilere de yer verilmiştir.

toplumsal cinsiyet adaleti3

“Toplumsal cinsiyet eşitliği” ile “toplumsal cinsiyet adaleti” kavramları, genellikle birbirlerinin yerine kullanılan kavramlar olarak karşımıza çıkmaktadır. Eşitlik kavramı ile ekonomide, siyasette ve kamu yönetiminde insanların cinsiyetinden dolayı herhangi bir ayrıma tabi tutulmaması gerektiği ifade edilirken, adalet kavramı ise kadın ve erkeğin farklı ihtiyaç ve güç yapısına sahip olduğu gerçeğine dayanarak onların toplumsal hayatın kazançlarını ve yükümlülüklerini adaletli bir biçimde paylaşmasını ifade etmektedir. Dolayısıyla bu iki kavram birbirlerini yanlışlayan değil, aksine birbirini tamamlayan kavramlardır.

toplumsal cinsiyet adaleti

Düzenlediğimiz bu kongre ile biz, “toplumsal cinsiyet eşitliği” ile “toplumsal cinsiyet adaleti” kavramlarının aralarındaki farkı ortaya koymayı ve kadın sorunlarına toplumsal cinsiyet adaleti kavramı ile farklı bakış açıları getirmeyi hedefledik.

toplumsal cinsiyet adaleti4

Kongre sonunda bildiri sunan katılımcılar plaketle, ilk üçe giren katılımcılar ise para ödülü ile ödüllendirilmiştir. Birinciye 5000 TL, ikinciye 3000 TL, üçüncüye ise 1500 TL para ödülü verilmiştir.

toplumsal cinsiyet adaleti5

KENT YOKSULLUĞU VE AİLE DOSTU KALKINMA STRATEJİLERİ KONFERANSI

İstanbul Ticaret Üniversitesi Kadın Araştırmaları Merkezi’nin KADEM (Kadın ve Demokrasi Merkezi) ile birlikte düzenlediği “Kent Yoksulluğu ve Aile Dostu Kalkınma Stratejileri” konferansı, 25 Ocak 2014 tarihinde, akademisyenler, yazarlar, kanaat önderleri, sanatçılar ve çeşitli belediyelerin katılımı ile İstanbul Ticaret Üniversitesi Eminönü Kampüsü İsmail Özarslan Konferans Salonu’nda gerçekleştirilmiştir. Konferans ile kent yoksulluğunun nedenleri ve bu konuya yönelik stratejilerin tartışılması, yoksulluk içindeki insanlara ulaşmayı sağlayacak bir kentsel dönüşüm için yeni ve etkili stratejiler ortaya konulması hedeflenmiştir.

kent yoksulluğu

Son yıllarda kadın ve aile gibi konuların yoksullukla ilişkisi, kalkınma literatürünün dışında kalmıştır. Kentsel dönüşüm programları, şehirleşmenin genellikle fiziki yönlerine odaklanmıştır. Hâlbuki kent yoksulluğu konusunda kadın ve aileyi de içerisine alacak bir anlayışın geliştirilmesi oldukça önemlidir. Zira kadınlar ve erkekler yoksulluğu farklı şekilde deneyimlemekte ve bu durum da yoksulluğa farklı şekillerde tepki vermeleri sonucunu doğurmaktadır. Dolayısıyla yoksulluk meselesiyle ilgili gerek özel gerekse kurumsal düzeyde etkili önlemler alabilmek için, kadın ve ailenin yoksulluk kapsamında yaşadığı problemlerin daha iyi anlaşılması gerekmektedir.

kent yoksulluğu2

 

YEREL YÖNETİMLER SERTİFİKA PROGRAMI

İstanbul Ticaret Üniversitesi Kadın Araştırmaları Merkezi’nin KADEM (Kadın ve Demokrasi Derneği) ve Marmara Belediyeler Birliği işbirliği ile düzenlediği “Yerel Yönetimler Sertifika Programı” 28 Eylül 2013 tarihinde başlamış, her Cumartesi ve Pazar günleri düzenlenen eğitimlerle 10 Kasım 2013 tarihinde tamamlanmıştır.

yerel yönetimler

Kadınların siyaset hayatına aktif bir şekilde katılmalarını sağlamak ve yerel yönetimlere aday olmak isteyen ve belediyeciliğe ilgi duyan kadınların donanımlarını artırmak amacıyla düzenlenen eğitimler kapsamında, toplam 69 kadın katılımcı sertifika almaya hak kazanmıştır.